-
1 kına
kına Henna f;kına ağacı Hennastrauch m;-e kına koymak (oder sürmek) mit Henna färben;-e kınalar yakmak schadenfroh sein (über A);kına gecesi kleine Feier unter Frauen im Haus der Braut vor der Hochzeit -
2 kına
См. также в других словарях:
kına (veya kınalar) yakmak (veya koymak veya sürmek veya vurmak veya yakınmak veya yakılmak) — 1) kınayı su ile karıştırıp bulamaç kıvamına getirerek boyanacak yere sürmek Bazıları bütün ele, avuçlara değil, yalnız bir tek parmağın baş kısmına kına koyarlardı ki buna yüksük kına tabir olunurdu. R. H. Karay 2) mec. birinin uğradığı kötü… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kınalamak — i Kına koymak, kına ile boyamak Ellerini kınaladı … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yakınmak — 1. nsz Kına, yakı vb.ni vücudun bir yerine sürmek, koymak Kına yakınmak. 2. nsz Sızlanmak, sızlanarak anlatmak, şikâyet etmek Onların taklitlerini yapar, gönüllerinde hiçbir titreşim bulunmayışından kendine yakınırdı. Ç. Altan … Çağatay Osmanlı Sözlük
yakmak — 1. nsz, ar Kına, yakı vb.ni koymak, sürmek Kına yakmak. Yakı yakmak. 2. i, ar 1) Yanmasını sağlamak veya yanmasına yol açmak, tutuşturmak Kendi sigarası için yaktığı kibriti bana uzattı. F. R. Atay 2) Ateşle yok etmek Çöpleri yakmak. 3) Işık… … Çağatay Osmanlı Sözlük